Tarih boyunca Her toplumda yöneten yönetilen ilişkileri ile ilişkilerin çerçevesi sınırı tartışma konusu olmuş Demokrasilerde ise yönetenlerin yetkileri içerikleri seçme seçilme şartları sınırları tartışılarak iyi yaşam insanca yaşama ulaşılmış Bundan 20 yüzyıl önce yani miladi ilk yıllarda yaşamış Romalı JUVENALİS; Quis Custodiet ipsos custodes demiş yani Muhafızların muhafızlığını kim yapacak.
Meclisi Milletvekillerini gündeme taşımak istiyorum ama önce Meclis ve Milletvekilleri Demokrasinin ana unsuru özelliği taşıdığı için Demokrasiden konu açmayı düşünüyorum...
Demokrasi Burjuva yönetimidir... yapısı Şehirli Şehirlileşmiş insan unsurunu görmek ister, Bilgi Toplumu Bilgi Ekonomisi ve ekonomik ve sosyal ilişkilerin derinlik kazandığı bir toplumsal yapı gelişmiş sanayi ister...
Buna Kültürel bir olgunluk ekonomik girdide ekleyenler vardır Peki bu Demokrasi tanımında yer alan unsurlar Burjuva Şehirleşmiş hayat Sanayileşmiş yaşam Üretim ekonomisi Bilgi toplumu ve Bilgi ekonomisi kültürel seviye Türkiyede var mı... Türkiyede Demokrasi denilen yapı gerçekten Demokrasi mi? yoksa başka bir şey mi idi?...
Bu soruya cevap için 12 Haziran 2012 salı günkü Resmi Gazetede 2012/ 3240 karar sayısı ile yayınlanan Bakanlar kurulu kararına bakalım Bakanlar kurulunun bu kararına göre; Eti Aliminyum A.Ş.nin Türkiye Denizcilik işletmeleri A.Ş.nin Kuşadası ve Çeşme limanlarını, SEKA Türkiye Selülöz ve Kağıt fabrikaları A.Ş.ne ait Balıkesir işletmesinin ve Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş.nin hazineye ait %14,76 Oranında hisselerin Özelleştirme yolu ile satışının iptaline yönelik
MAHKEME KARARININ YOK SAYILMASINA KARAR VERİLMİŞTİR.
Denilmektedir Konu ile ilgili 15 Haziran 2012 Cumhuriyet Gazetesinde Mümtaz Soysal makalesinde şunları yazıyor ; Nisan ayında Meclis'te bir Torba yasa görüşülürken birbirinden farklı bir yığın konuyu düzenleyen maddeler dizisine son dakikada eklenen bir ibare ile Özelleştirme ihaleleri konusunda. Yargının verdiği karar YOK SAYILMASI ve yerine ne yapılacağının bakanlar kurulunun kararlaştıracağı hükme bağlanmış.
Denilmektedir. Düşünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında YARGI KARARLARI YALNIZ YÜRÜTMEYİ DEĞİL YASAMAYIDA BAĞLAR Denilen bir ülkede bir gece yarısı yasa çıkarılıyor Yasama organı YARGI BİZİ BAĞLAMAZ ve NE YAPILACAKSA ONU BAKANLAR KURULU KARALAŞTIR DİYOR..
Sadece Yargı kararının uygulanmama
Seçildikten sonra ANAYASAYA BAĞLI KALACAĞINA YEMİN ETMİŞ MİLLETVEKİLLERİNCE ve bile bile Göz göre göre... Başta ifade ettiğim Demokrasi noktasında yerimizi sorgularken meclis ve milletvekillerini anlamlandırmada Bu kanunla geldiğimiz noktayı her halde algıladık. Yalnızca Bu torba kanunu Meclisimizin yapısı Milletvekillerinin Demokratik Düşünce ve yerleri Hukuk Fikri ve Anayasaya bağlılık Yemini yine yeminden doğan Ahlaki Formatın neresinde olduğumuzu ifade ettiğimi düşünüyorum...
Düşünce ve ifade özgürlüğü ayaklar altına alınmış kimin umurunda..Yarğı bağımsızlığı kimin umurunda... idarenin sınırlanmas... Kanun önünde eğilmesi kimin umurunda.. Milletvekillerinin Varsa yoksa partileri ve Genel Başkanlarının emirleri önemli... Tunuslu tasavvuf bilgini Abdelvahap Meddep'in İSLAMIN HASTALIĞI diye bir kitabı var islam aleminin hastalığı ENTEGRİZM der. Entegrizm ; Hareketsizliktir Uyum sağlamayı red Her türlü gelişmeye Evrime karşı Kemikleşme Geçmişe dönüş geleceğin takipçisi olmama Muhafazakarlık Taassup Kapanma Doğmacılık Sertleşme Kavgacı olma Uzlaşma kabul etmeme ...
Ne yazık ki Türkiye'de bölgedeki bu salgın hastalığa yakalanmış Demokrasiyi kuvvetler ayrılığını unutmuş... Meclisi Yargıyı. Batı değerleri Özgürlükleri İnsan Haklarını Adalet ve Hukuk Devleti içinde yaşamayı kendimize yediremiyoruz.. Geçmiş üzerinden siyaseti kolluyoruz.. İngiliz siyasetçi Lord Acton Güç yozlaştırır mutlak güç mutlaka yozlaştırır sözünün içeriğini Türkiyede tüm Aydınlarda tüm Siyasilerde Milletvekillerinde görüyoruz Yalçın Küçük Aydınlar üzerine tezler kitabında Türk aydınların sürekli diri ve dirençli olamadıklarından bahseder günümüzde aydınların toptan kırıma uğradığını aydınlanma düşüncesinin yerine Dinsel tutuculuğun öne çıktığı olaylara tepki göstermeyen emirlere boyun eğen bir toplumsal yapı ile karşı karşıya Kaldığımızı üzülerek ifade ediyorum... Milletvekilleride milletten aldıkları emaneti koruyamıyan noktadalar tepki göstermeyen yapıdalar bu bir yerde kültürel donanımlarının yeterli olmadığına işaret ederken ehil olmadıkları noktasına bizleri taşıyor...
Toplumun üstüne çöken Tunuslu Abdelvahap'ın dediği gibi İslam Ülkelerinin hastalığı. ENTEGRİZM Siyasileri Milletvekillerimizide esir almiş.. Hareketsizlik geçmişe dönüş taassup düşüncesi bizi Demokrasiden Medeni alemden uzaklaştırıyor..
Siyasetin iktidarın değişim zamanı gelmiş Türkiye insanı üstündeki ölü toprağından sıyrılmalı... Kendini toplamalı ... İlme Akla Mantığa insanca yaşama medeniyete heves etmeli demokrasiyi aramalıdır.. Ülkenin demokrasiyi bilmeyen Adalete Hukuk Devletine Özgürlüklere İnsan Haklarına sahip çıkmayan iktidarlarla milletvekilleri ile işi olmaz... olmamamalı... Şimdi Türkiye değişecek Demokrasiye dönecek siyaset dahil hayatın tüm sayfaları değişme değişim zamanı ..Türkiye Demokrasiye dönecek... Hoşça kalın